8 Mayıs 2008 Perşembe

Kayıp kentin yakışıklısı, dondurma ve diğerleri

Bu sene bana en çok sorulan üç soru sanırım şunlardı: "Hocam, sınavda zor sorar mısınız?", "Hocam, proje kaç sayfa olacak?" ve "Hocam, Lost izliyor musunuz?". Birinci soruya "Delicesine", ikinci soruya ise "Çok" yanıtını vermek suretiyle yırtıyordum ama üçüncü sorunun beni hakikaten zorladığını kabul etmem gerek. Sonunda "Evladım, ben olmuşum Lost" diyerek ona da karizmatik bir çözüm bulduk ama Lost konusundaki cehaletimizi gideremedik. Hatta bu yüzden geceler boyu ağladım. Hakkında tek bildiğim, bir uçak kazası sonucunda adaya düşen insanların başına gelen antin kuntin şeyleri konu alan bir dizi olduğu ki, bende ıssız ada konsepti "ıssız bir adaya düşsen yanına alacağın üç şey nedir?" saçmalığı ile başlar, Robinson abimiz ile devam eder ve Sineklerin Tanrısı ile nihayete erer. Bir insana hayatta bu kadar ıssız ada bilgisinin yeteceğine inanırım.

Neyse, özetle tüm zorlamalara, envayi çeşit hile ve desiselere rağmen Lost izlemiş değilim. Ama kapıdan kovsan bacadan giren bu Lost fenomeni, sonunda dizinin bir numaralı yakışıklısı (öyle diyorlar, bence herif at hırsızına benziyor) Josh Holloway'in ülkemize konuk olmasıyla bizim de gündemimize girdi. Ziyaret sırasında ayılanlar bayılanların olduğunu, bir takım ahlaksız tekliflerin havada uçuştuğunu, Şehrazat'ın Josh kişisini elleyebilmek için 150,000 dolardan açılan piyasayı iyice düşürdüğünü falan televizyondan takip ettim. Bu esnada öğrendik ki, arkadaş babasının hayrına gelmemiş, bir reklamda oynayacakmış, ülkemiz insanının aklını alacakmış falan filan.

Aradan zaman geçti, bugün Ek$i'den reklamın yayına girdiğini öğrendim. Hemen ilgili linklere tıklayıp reklamı izledim tabii. Konu kısaca şöyle: Çılgınlar gibi alışveriş yapmış olan güzel abla yolda yürürken sendeler ve ayağını burkar, bunu gören Josh ablayı arabaya alır ve kendisine bir adet Magnum ikram eder. Hanım kızımız Magnum'unu afiyetle yer iken, Josh da buzla ablanın ayağını ovar. Olaylar gelişir.

Mizansen itibari ile Ülker'in "sokakta dans eden insanlar" temalı çalışmalarından daha fazlasını sunmayan bir reklam olduğunu söylemek zorundayım. O derece anlamsız yani. Bunun yanı sıra markanın standart konumlandırmasını güçlendiriyor ki, bu biliyorsunuz Magnum'un üç S'sidir: Seksi abla, seksi abi, seksi dondurma.

Yanlış anlaşılmasın, Magnum'un bu temadaki ısrarını ve istikrarını takdir ediyorum. Nitekim konumlandırma tam da böyle bir şeydir, derslerde de bol bol örnek verdik kendilerini. Ama dondurmayı bir çocukluk büyüsü olarak algılayan bir insan olarak, bu konsepte zaten eskiden beri gıcığım. "Seksilik" üç ayrı mesaj verici tarafından bu derece zorlanınca hisleniyorum işte. Ben de böyle bir insanım, ne yapacaksın.

Neyse, bakalım kayıp kentin yakışıklısı Magnum'un satışlarına ne denli etki edecek? Aklıma gelmişken, rakip firmalardan biri de bizim Coşkun'u kullansa çok çılgın olabilir. Zira benim için ha Josh, ha Coşkun fark etmiyor. Ben Özsüt'ten külah dondurmamı alır yerim, başkasının ne yediğine karışmam.

6 yorum:

Adsız dedi ki...

ahaha bu Josh-Coşkun esprisi süperdi:)). Ama bence ikisi de reklam için doğru yüzler değil, heleki bir de konumuz dondurma gibi sündürsen müstehcenliğe gelebilecek bir şeyse ikisinin de ürünün satışlarına bir fayda sağlayacağını düşünmüyorum(zarara uğratmazsa iyi:p).
Özsüt'e gelince,
onun da Magnum yada diger markalar gibi reklamlar verdiğini düşünsenize,
ne dersiniz hoş olmaz mı?:p

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

Ben 5 saat erken davranmışım. Valla görsem yazmazdım Sinem:)

Numan, bence dondurma sündürsen müstehcenliğe gelmez ama milletin içi fesat demek ki, naapacaksın :)

Adsız dedi ki...

bende slogana dikkat çekmek istiyorum.
magnum-haz var fazlası var :)

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

Organize işler bunlar :)

irem koç dedi ki...

ama hocam bu reklam da bir bayanın zekası var:)bir bayanın istediği zaman, elde edemeceği bişi yok demiş:DD

Çağrı Uygur dedi ki...

kurban olun sawyera:D