19 Nisan 2008 Cumartesi

Çelişkisizseniz çelişki sizsiniz

Yine abuk sabuk bir blog başlığıyla karşınızdayız efendim. Yani en azından öyle görünüyor değil mi? Aslında değil.

Pek sevgili öğrencilerim bilirler, bu sene itibari ile pazarlama derslerinin içeriğinde radikal bir değişiklik yaptık. Klasik pazarlama metinlerini takip etmenin yanı sıra, pazarlama blogu tutmak gibi değişik aktiviteler ile de genç nesillerin pazarlama vizyonunu geliştirmeye çabalıyoruz (bkz: Yavru Markagiller). Bunun haricinde, pazarlama eğitiminin en sık kullanılan yöntemlerinden biri olan vaka analizlerine de (ecnebinin case study dediği şey) ağırlık veriyoruz.

Maalesef, Türkiye'de vaka çalışması yapmak istediğiniz zaman önünüze çok büyük bir engel çıkıyor ki, o da Türk firmalarına ait yazılı vakaların olmaması. Bu durumda iki seçeneğiniz var: Ya yabancı kitaplardaki yabancı firma vakalarını kullanacaksınız, ya da kendi vakanızı kendiniz yazacaksınız. Bunlardan hangisinin daha meşakkatli olduğunu anlamak için Einstein olmak gerekmiyor. Zoru seven bir insan olarak bu konuda da Hannibal'i kendime örnek aldım ve bir yol bulamadığım yerde bir yol açmaya heves ettim.

Allaha şükür bu hevesimiz yalan olmadı. Güzel vakalar yazdık, yazmaya da devam ediyoruz. "Yazdıklarımız yazacaklarımızın teminatıdır" mottosu ile devam eden bu yolculuğumuzda, önümüzdeki Pazartesi gününe hazır etmem gereken de bir çalışma var. Haftalardır işten güçten fırsat bulamadığımızdan, bu iş taa bugüne kadar sarktı. Ben de bu güzel Cumartesi sabahında kalkıp bu meseleyi bugün çözmeye karar verdim. Bildiğiniz gibi, buna kısaca "Türk Vitesi" diyoruz.

Geçen sefer evde yazıp çok bunaldığımdan dışarılarda bir yerde yazayım dedim. İlk aklıma gelen okul oldu, ama orası da evin farklı bir varyasyonu. Hafta içi Kipa'da beleş wireless olduğunu tecrübe etmiştim, bunu hatırlayınca bende bir ışık yandı: Starbucks'a gidiyordum. Hem geçen sene genel müdürü de gelmiş, "İstediğiniz kadar oturabilirsiniz, kimseler höt demez" demişti. Oooh süper.

Neyse mekana geldim, labtopu açıp (Murat, selamlar) yazmaya başladım. Metnin ilk kısmında Tyler Durden'a atıflarla tüketim kültürüne giydirip duruyorum, bir yandan da eğleniyorum falan. Kahvemden bir yudum daha aldım, sonra jeton düştü. Starbucks'tayım ben yahu? Kapitalizmin kale burçlarından birinde oturup, krala sövmek gibi bir şey bu benim yaptığım.

Bu yazıdan çıkarabileceğiniz bazı dersler var. 1)Dünya çelişkilerle dolu bir yer. 2)"Emperyalizme Hayır!" diye yürüyen ayaklarına Nike giyen çocuklar: Birleşin. 3)Hayatta hocanıza bile güvenmeyin.

Kahve de kahveymiş ama.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Yazıda yer alan görsel oldukça etkileyici, bayıldım!

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

Bence de süper. Altındaki yazıdan okuyabildiğim kadarıyla www.alienlovespredator.com sitesinden Bernie Hou adlı bir arkadaşa ait bir çalışma. Telif haklarını koruyalım, korutalım.

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

Ha bir de daha büyük versiyonları için "Starbucks Escher" araması yeterli oluyor Google Images'da.