2 Mart 2008 Pazar

Tasarım Faciaları: Episode I

Geçen cumartesi temizlik yapmaya niyetlendim, "Ya Allah" deyip giriştim işe. Evi topladım, süpürdüm falan. En son parkeleri sileceğim, olay bitecek, mis gibi temiz temiz oturup hafta sonu keyfi yapacağım. Evdeki hesap çarşıya uymadı tabii. Zaten uysa şaşarım.

Hafta içi Kipa'dan yeni bir yedek paspas almıştım. Adı Microfiberli süper paspas gibi bir şey, markası Banat. Rafların arasında gözüme gayet güzel görünmüştü. Neyse, açtım taktım sopasının ucuna. Suya daldırmamla olanlar oldu. Bu kadar korkunç bir tasarım olamaz kardeşim. Paspas öylesine su emiyor ki, kovanın içindeki sıkma bölmesine sokmaya çalışınca emdiği bütün suyu etrafa sıçrattı. Ortalık battı. Bu kadarla da kalmadı tabii sevgili paspasımız, zira suya daldırdığım anda fiberler yukarıya doğru genişleyip sopanın etrafına dolanıyor. Onları kurtarmak için kovanın içine dalıp bir de elinizle sıkmak zorunda kalıyorsunuz. Rezalet. Neyse bir şekilde silme işlemini tamamladım zar zor, sopanın ucundan söktüğüm gibi çöpe attım. "Bir daha mı" dedim, "hayatta!"

Bu vesile ile, bu haftadan itibaren rastlaştığım tasarım facialarını Markagiller'den cümle aleme ifşa edeceğim. Belki Google'da firmalarının isimlerini arattıklarında bu sayfayla karşılaşırlar da, bir dahaki sefere daha dikkatli tasarlarlar.

Not: Hatalı tasarım fotoğraftaki değil, netten ancak bunu bulabildim. Benimki beyaz beyaz birşeydi, sarı versiyona lafım yok.

0 yorum: