7 Şubat 2008 Perşembe

Şu kadarcık bir şey

Bu ara görmedim ama yakındır. Hazır 14 Şubat Sevgililer Günü gibi bir vesile de varken, tek taş pırlanta reklamları bu hafta televizyonları, gazeteleri, dergileri basar. Geçen sene Anneler Gününde bile vardı. Annemize niye tek taş alacaksak?

İnsanoğlu tuhaf bir yaratık. Zaten tuhaf olmasa pazarlama diye bir şey de olmazdı, ekonomi bilimiyle gayet güzel idare ederdik. Bak ne diyor ekonomi: "Bir şey insanlar için çok önemliyse değeri de aynı ölçüde yüksektir. Dolayısıyla fiyatı da yüksek olur." Çok güzel. Peki o zaman sormazlar mı adama, "Bizim için en önemli şey hava, ama bedava, bir halta yaramayan yegane şey de taş, ama bir de pırlantanın fiyatına bak müdür" demezler mi? Derler. Ben diyorum şahsen. O nedenle de pırlantaya, elmasa, kuvartza falan karşıyım. Dileyen ağır sanayide keski olarak kullansın.

Tabii benim bunu demem, pırlantanın bir "aşk-sevgi" sembolü olarak gazlanmasını engellemiyor. O nedenle sevgili okuyucularıma iki çift nasihat vereyim de bu konuyu kapatayım: Sevgi pırlantayla gösterileydi Kerem abimiz dağları delmez, Mecnun kardeşimiz çöllere düşmezdi. Götürlerdi tek taşı, 40 gün 40 gece düğün yaparlardı. Neymiş, demek ki aşk öyle Allah'ın taşıyla ölçülmezmiş. Öyle diyen varsa acilen oradan kaçın.

Akşam editi: Çatır çatır başlamış reklamlar, ben kaç gündür televizyon seyretmediğimden kaçırmışım. Bu konuda hala çok ısrarlı olan bayan arkadaşlarımıza da bir sürpriz hazırladım, buyursunlar: Quel Prix Pour Ces Diamants?

1 yorum:

ozge can dedi ki...

Bir yanda tek taşımı kendim aldım adlı parçayı söyleyen bir yanda ise devamlı tek taşın hayaliyle hayal kırıklığına uğrayan sevgili okuyucular, Ne güzel yazmış Melike Hocam, "İnsanoğlu tuhaf bir yaratık. Demek ki aşk öyle Allah'ın taşıyla ölçülmezmiş." diye. aşk işin içinde olunca parmağına taktığı pırlantamıymış yoksa bir parça tel miymiş çok da önemi olmuyor. Önemli diyorsan tek taşını kendin al, kendin tak derim ben.