25 Aralık 2007 Salı

Boru mu bu?

Bayağı zamandır düşünüyordum, geçen gün yüksek lisans dersinde mevzu bahis oldu: Konumuz boru reklamları.

Aslında hadisenin evveliyatı bir kaç sene öncesine dayanıyor. Fırat Pen'in "Tut şunun ucunu döşeyelim abi" ile reklam dünyasında çığır açmasının ardından, Esen Boru'nun cevabı "Boru mu bu?" ile geldi. Ancak piyasanın en ağır topu -pardon borusu- bence Hakan Plastik. "A lot of things pass inside but you hear nothing" alt başlıklı reklam filmi ile gönüllerde taht kuran Hakan Plastik, reklam anlayışı ile de pazarlama dimağında kalıcı izler bıraktı.

Yalnız benim anlamadığım bir şey var, o da bu sektördeki arkadaşların -ki bildiğin borucu bunlar- tam prime time'ın göbeğine reklam vererek nasıl bir fayda sağladıkları. Yani musluk tamirinden falan anlayan bir insan olarak, ben dahi kendimi bu firmaların hedef kitlesinde hissetmiyorum. Ortada tamamen endüstriyel bir ürün var, satışının çok büyük bir kısmının B2B olduğu muhtemel, buna rağmen bu adamlar bütün pazarlama doktrinini alaşağı ederek bildiğin son kullanıcıya, hem de en romantik, en ağdalı, en ağlak dizinin tam ortasında, "Boru mu bu?" demek suretiyle pazarlama iletişimi gerçekleştiriyorlar.

Hakikaten çok enteresan bir ülkeyiz. Bu arada o sarı boruların içinden yılan gibi çıkıveren amcanın da hastasıyım, onu da belirteyim.

3 yorum:

Ozgur dedi ki...

ben de benzer düşünüyordum, ve arkadaş arasında güzel güzel dalga geçiyordum bu reklamlarla. yani evdeki adam ne yapsın boru reklamını, tesisat döşetirken "marka boru" almak derdine düşmeyecektir muhtemelen değil mi? boru öyle hava atılacak bir unsur da değil, "dostlar alış verişte görsün" diye alınsın.

ama geçenlerde sektörden birisi (borucular yakın arkadaşım olur) cidden bu reklamların işe yaradığını, artık müşterinin borunun markası için adamları sıkıştırdığını falan söyledi. hatta neden bu kadar şaşırdığımı anlayamadığını söyledi. "plastik pencere reklamı olunca oluyor, boru olunca mı olmuyor" diye gönül bile koydu.

ben hala tam anlamıyla olayı kavrayabilmiş değilim. reklamcılıkla vs. uzaktan yakından ilgisi olmayan biri olarak bu konuda yorum yazmadan edemedim, çünkü prime-time'da boru reklamına alışık değilim.

not: "A lot of things pass inside, but it gives nothing, just like me ha" gibi bir şey o repliğin tamamı. ahahah aklıma geldikçe gülüyorum :)

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

Aslında bunu ben de duydum. Yıllar önce Fırat Pen bu reklamları yaptıktan sonra pazar lideri olmuş, tahmin ediyorum bunu gören diğerleri de "Bu reklam olayında iş var" dediler. Ama ne olursa olsun, buna bir anlam vermek çok zor. Yani endüstriyel ürünün prime-time reklamıyla tutması da çok anlamsız. Memleketin yarısı müteahhit herhalde diye düşünüyorum bazen :)

Adsız dedi ki...

hocam aslında memleketimizde coğu insan kahvelerde ekonomici olup bir güsel ahkam kesmeyi;yeri gelince politikacı olup liderlerin stratejilerini eleştirmeyi ve buna benzer başka şekilde takımların teknik direktörü olup kendilerine göre yapılan yanlışları biribirleriyle tartışmayı gayet güsel şekilde yapmakta(!)Yani neden birer müteahhit olmasınlar,prime-time da kocasıyla dizi izlerken boru reklamı gören kadın bile yakında 'tatlım bu bizim borular ses geçiriyo hem de 580mm olmasına ragmen bak bunların borusu hem ince hem de ses geçirmiyor' diyerek eşiyle teshisat konusunda tartışmaya girerse hiç de şaşırtıcı olmaz bence:)