2 Kasım 2007 Cuma

Türk lokumuyla tatlı rüyalar

Dün gece haber bültenlerindeydi, bugün gazetelere de düştü. Rumlar bizim lokumu almış, Rum lokumu adıyla AB'de tescil ettirmiş.

Bizim gazeteciler de kameralarını kapıp Kapalıçarşı'ya koşmuşlar. Esnafa soruyorlar "Baba ne iş?" diye. Esnaf da açıyor ağzını yumuyor gözünü, kimisi "Bu bizim lokumumuz" diyor, "ellere vermeyiz", kimisi Yunan, Rum artık kimi bulursa giydiriyor, kimi AB'ye kızıyor. Zaten bu Yunanlar geçende de baklavayı tescil ettirmişler, şimdi sıra lokuma gelmiş. Özetle, bir kıyamet bir feveran, sorma gitsin.

Sesini biraz daha açtım, bekledim belki birisi de çıkar "İşte biz de baklavadan sonra lokumun tescil işlemlerine başladık, şunlar şunlar şunları da tescil sürecine girdik" der diye. Umut fakirin ekmeği. Tabii ki çıkmadı. Bağırışlar çağırışlar arasında haber bitti, öbür habere geçildi.

Sinir sahibi oldum. Ama Rumlara değil. Canım kardeşim, madem böyle bir tescil mekanizması var, sen neden uyuyorsun? Hadi baklavayı tescil ettirirlerken uyudun, sonra bir Allah'ın kulu da çıkıp "Hadi baklava gitti, biz önümüze bakalım" demedi mi? Demez mi? İngilizcesi "Turkish Delight" diye buna bir şey yapamazlar diye mi düşündün yoksa? "Nasıl olsa her milli maçın öncesinde ve sonrasına yabancı gazetelerde Turkish Delight'a gönderme yapılıyor, bizim lokuma bir şey olmaz" demişsinizdir muhtemelen.

Otur otur otur, uyu uyu uyu, ondan sonra da birisi bir şey yapınca kalk bağır çağır feveran et. Üç ay sonra döner tescil edilince -belki çoktan edilmiştir- o zaman bir haber daha çakarsın, Türk'e Türk gazını verir, kızgın kızgın takılırız. İki ay sonra da memleketin marka uzmanları bir konferansta bir araya gelir "Neden Türkiye'den dünya markası çıkmıyor" diye tartışırlar. Stratejin yok, vizyonun yok ey güzel insan. Ondan.

Mazhar Alanson'un dediği gibi. Türk lokumuyla tatlı rüyalar arkadaşlar. İyi uykular.

0 yorum: