tag:blogger.com,1999:blog-5779910246444147799.post4128958222466654539..comments2019-12-16T21:24:39.809+03:00Comments on : Kartımız Fish, işimiz işUnknownnoreply@blogger.comBlogger4125tag:blogger.com,1999:blog-5779910246444147799.post-56377028227185951942009-04-14T10:53:00.000+03:002009-04-14T10:53:00.000+03:00Adiyos diyorum,
yiyos içiyos para vermiyos,
Oh ne...Adiyos diyorum,<br />yiyos içiyos para vermiyos, <br />Oh ne güzel hayat. Banka reklamlarını hep böyle. Ama reklamı duyduğum anda itibaren de beni rahatsız ediyos....mr.drhttps://www.blogger.com/profile/06260964599863543744noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5779910246444147799.post-75884784216703800192008-10-27T12:57:00.000+02:002008-10-27T12:57:00.000+02:00hah! dedim ben de...http://www.aksam.com.tr/yazar....hah! dedim ben de...<BR/>http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=132238,10,164ece ararhttps://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5779910246444147799.post-52254584037760513192008-10-21T18:31:00.000+03:002008-10-21T18:31:00.000+03:00İnsana yapamadıklarını anlatan bir reklamı, "becri...İnsana yapamadıklarını anlatan bir reklamı, "becriksizsin işte, yıkıl karşımdan rezil!" diyen bir filmi kim izlemek istesin ki, 10 üzerinden pi veriyorum.<b>Tuğçe Saka</b>https://www.blogger.com/profile/07340382575342674445noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5779910246444147799.post-24330718697312497932008-10-08T16:35:00.000+03:002008-10-08T16:35:00.000+03:00her ne kadar reklamın girizgahı, insanların zihnin...her ne kadar reklamın girizgahı, insanların zihninde -kişiden kişiye farklılık gösteren- çeşitli illüstrasyonlar oluştursa da; "ya hakikaten, ben hayatımda nelerden vazgeçmişim?" sualini sordursa da; netice itibariyle karanlık zihinlere ışık tutabilecek ya da yaralı gönüllere merhem olabilecek masumiyette değildir. en keskin kılıçtan bile daha yaralayıcı kelimeler kullanarak, insanları en hassas noktalarından deşip, açılan oyuğun içine kısa süreli tatmin sağlayacak bir yığın paçavra sıkıştırmayı vaad etmenin, -nereden bakarsanız bakın- hiçbir insancıl tarafı yoktur.<BR/><BR/>" -I have a dream- dostlar! elbette ki hepiniz, umutsuzluklar ve keşmekeşler içindeki hayatlarınızdan kurtulup, hayallerinize kavuşacağınız günü düşlüyorsunuz. işte o gün çok yakın..." diyerek kitlelere arz edilen umutlara, kedi severcesine okşanan hayallere; "neyse siz onu bunu boşverin de, esas mevzuya gelelim: sizin neyinize hayaller kurmak, bir şeyler başarmak? siz en iyisi gidin bir kredi kartı alın ve insanlıktan çıkana kadar tüketin." şeklinde verilen karşılık, tam da bu noktada "eşref-i mahlukat" olması gereken insanı, "esfel-i safilin" konumuna düşürmektedir. <BR/><BR/>hayal kurmak, onlara ulaşmak, bir şeyler başarmak... bunlar hep "üretmek" ile alakalıdır. oysa ki bu reklam, üretemediklerimizin yarattığı boşluğu "tüketerek" telafi etmeyi amaçlamaktadır.<BR/><BR/>kişisel düşüncem: üretmek yerine hararetli bir şekilde tüketmeyi savunan bir anlayışın, saygı duyulacak hiçbir yanı yoktur. <BR/><BR/>kapitalist düşüncem: kitleleri daha fazla tüketime yönlendiren böylesi atılımlar takdire şayandır.<BR/><BR/>dünyanın en yüzeysel adamı: valla abicim bütün bunlar emperyalist gavurların bir oyunu. ah ulen viyana'yı alaydık böyle mi olurdu?<BR/><BR/>gerçek: herkesin koyun olduğu bir topluma sürü denir. zamanla psikolojileri bozulabilir. bu sebeple de başlarına bir çoban gerekmektedir. dolayısıyla çoban nereye güderse sürü de orada otlaranonimhttps://www.blogger.com/profile/15323749365665956156noreply@blogger.com